25 Eylül 2010 Cumartesi

IQ mu EQ mu?






Son yıllarda yapılan araştırmalara ışığında IQ'nın hayattaki başarıya katkısı yaklaşık %10 oranında.








Yüksek IQ, başarının, prestijin ve mutlu bir yaşamın da garantisi değil..!
Ek olarak, okullarımızda ve kültürümüzde akademik yetkinliğin ön plana çıkarılıyor olması belki de duygusal ve sosyal becerilen geliştirilmesinde önemli oranda bir ihmale sebebiyet vermekte.


IQ Nasıl Çıkageldi?

IQ çoğumuzun da bildiği gibi entellektüel zeka anlamına gelmektedir. 1800'lü yıllarda zeka ile ilgilenen birçok psikolog  bu konuya farklı yaklaşımlar getiriyor olsa da IQ bireyin zihinsel gelişim hızına paralel olarak, yaşamın farklı dönemlerinde hayatın ne olduğunu anlamasını ve öğrenmesini sağlayan zihinsel gelişim süreci olarak tanımlanmaktadır.

Peki ya EQ?

Düşünme, hayal kurma ve hissetme gibi içsel süreçlerle insan beyninin işleyişini mümkün kulan teknolojik gelişmeler neticesinde EQ da hayatımıza girdi. 1990 yılında iki profesör (Peter Salovey ve John Mayer) 
duygusal zeka hakkında iki tane makale yayımladılar. Salovey ve Mayer'in bulgularında bazı insanların diğerlerinden, kendi duygularını tanımlamada, başkalarının duygularını tanımlamada ve duygusal olarak problem çözmede daha iyi olabileceklerini ortaya koyuyordu fakat çalışmaları genellikle akademik çevre içerisinde kaldı.
Ardından da psikoloji alanında doktoralı gazeteci Daniel Goleman Duygusal Zeka adlı kitabıyla bu kavrama birçok kişinin ilgisini çekmiştir.

Daniel Goleman EQ'yu şöyle tanımlıyor:
"Kendi harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkalarının yerine koyabilme ve umut besleme." 




IQ ve EQ'nun Başarıya Etkisi

Bu kavramlar birbirleri ile etkileşim içerisinde olan kavramlar ve birbirlerini tamamlayan özellikler olarak karşımıza çıkarlar. Başarıyı etkileyen faktörler arasında uzmanlar tarafından IQ'ya verilen oran ise %10 civarında.
Geri kalan payı ise şans, sınıf, duygusal zeka gelişimi kapsıyor.

EQ, IQ'nun kullanılmasını etkileyen bir faktör. Bunun en açık örneklerinden biri ise; stresini kontrol altına alamayan bireyin konsantrasyonunu sağlayamamasından dolayı zekasını kullanamaması olarak biliniyor.

Diğer bir örnek ise şu şekilde : "Çok yüksek bir matematiksel başarıya ya da geniş bir kültür yelpazesine sahip olabilirsiniz, fakat bu tür yeteneklerin belirtildiği bir ortama girmediğiniz sürece kimse sizin farkınıza varmaz. Fakat sempatik, popülaritesi yüksek bir kişiyseniz yüksek IQ değerlerine sahip olmasanız da fark edilmeniz çok daha kolaylaşır. Hatta "aranan kişi" bile olabilirsiniz ki bu duygusal zeka olarak tanımlandığına sizin istenilirliğinizi artırıcı bir özelliktir ve başarıya ulaşmanızda daha ön plan da yer alır". 

İş Yaşamında IQ ve EQ Dengesi


Yüksek IQ'lu bireylerle yüksek EQ'lu bireyleri karşılaştırdığımızda olumlu ve olumsuz birçok farklılıkla karşılaşmak mümkündür.
Yüksek I.Q'lu bireyler üretkenlikleri, eleştirellikleri ve başarılı zihinsel aktiviteleriyle ön plana çıkarlar. Sadece I.Q'su yüksek ama E.Q.su düşük olan bir birey;iç dünyasında verimsizlik, iletişimsizlik, toleranssızlık ve müşkülpesentlik sorunları yaşayabilir.



Yüksek EQ'lu bireylerse kurdukları sosyal denge, duygularını başarıya odaklayabilme, etkili iletişim kurabilme, duygularını kontrol edebilme, sorumluluk alabilme, başarılı takım çalışması ve başkalarının düşüncelerine saygılı olma özellikleriyle ön plana çıkarlar. Bu noktada unutulmaması gereken nokta ise; E.Q.'nun I.Q.'nun aksine geliştirilebilir oluşudur.


Sadece yüksek I.Q. ya da sadece yüksek E.Q.'ya sahip olma, kişinin başarıya ulaşma şansını olumsuz etkiler. Yüksek I.Q. ve yüksek EQ aynı anda sahip olunduğunda kişisel özellikler bakımından dengelenmiş bir yelpaze sunar.



(Derleme)